26 Eylül 2014 Cuma

Yörük Ali Efe Türkiye'ye Umut Oldu

Yörük Ali Efe, düşman işgaline dur diyen ilk baskını gerçekleştirmiştir. Tarihte bugün Yörük Ali Efe'nin ebediyete yürüyüşünü gerçekleştirdiği gündür. Bende bu vesile ile Yörük Ali Efe'nin hayatını sizinle paylaşmak istiyorum.

Türk tarihi azımsanmayacak kadar çok kahramanla doludur. Bunda en önemli etken savaşan bir toplumun gittiği yeri benimseyip Vatan bellemesi olmalı. Bize Tarih ile ilk öğretilen, Mete Han'ın toprak ile söyledikleri olmuştu. O gün den bugüne binlerce yıl geçmiş olmasına rağmen tarihi belleğimizde hala büyük yer kaplamaktadır. Mete Han'ın, Fatih'in, Alparslan'ın torunları da bu bilinçle toprağı vatan bellemişlerdir.
malgaç baskını


Yörük Ali Efe Ege'de Aydın ve civar köylerinde yaşayan çok köklü bir ailenin gencecik yağız delikanlısı iken 19 yaşına geldiğinde düşman işgaline karşı takındığı tavır ile dağa çıkar. İşgali benimsemez. O dönemde civar dağlarda hüküm süren tek isim Molla Ahmet Efedir. Molla Ahmet Efe ye kendini kabul ettirir. Çok kısa süre içerisinde Ahmet Efe'nin grubunda ikinci isim olmayı başarır. Gözü kara, sınır tanımayan kişiliği ile liderlik özelliğini kısa sürede kanıtlar. Molla Ahmet Efen'in ölümü sonrasında Aydın dağlarında tek söz sahibi O olur. Tıpkı Türk filmlerindeki gibi haklının yanında, mazlum ile el ele verir. Halk tarafından namı tüm çevreye yayılır. Bu arada Yunanlılar İzmir'i tek kurşun sıkmadan teslim alır. Siyasi ortamın başı bozukluğuna isyan eden Yörük Ali Efe, Aydın ve İzmir'i birbirine bağlayan Malgaç demir yolu üzerindeki Yunan karakoluna baskın düzenler. Öyle bir baskın dır ki, Yunan Askerleri cephanelerini de bırakarak kaçarlar. Bu baskın düşman işgaline karşı yapılan ilk planlı baskın özelliğini taşır. Buradan aldığı güç ile Yörük Ali Efe önce Ege'ye daha sonra Milli mücadelenin devam ettiği yurdun dört bir köşesine adını duyurur. Artık sadece Ege'nin değil Yurdun her metre karesinde yaptığı mücadele milletimizce benimsenir ve yol gösterici olur.

Tarihte Bugün, Yörük Ali Efe gibi nice kahramanları yazmaya devam edecek.

25 Eylül 2014 Perşembe

25 Eylül Tarihte bugün

Tarihte bugün Avrupa Ortak Pazarın dan borç alışımızın elli ikinci yıl dönümü. Bugün sizlerle kişisel alacak verecek meselelerimiz ile Ülke meselelerinin benzerliğini paylaşacağım. 27 Mayıs 1960 da yapılan darbe ile Türkiye yeni bir çıkmaza gözlerini açmış, bilinmeyene yol almaktaydı. Bu bilinmeyen elbette sadece bizim için bir bilinmeyen idi. Yoksa darbeyi yönetenler için bir bilinmeyen söz konu değildi. Burada darbeyi yönetenden kastım asla Türk askeri değildir. Asker her zaman maşa olmuştur. Daha önce bir ülkede darbe olabilmesi için üç önemli saç ayağından bahsetmiştim. Merak edenler Tarihte Bugün sayfamızdan bu yazımı okuyabilirler. Bugün ise darbe sonrasında yaşanan bir klasikten bahsedeceğim.
para


Öncelikle ülkelerde bireyler gibi alacak verecek ilişkisinde olabilirler. Bugün Türkiye'de borcu olmayan ortalama bir vatandaş yoktur. Herkes bir şekilde borçlandırılmıştır. Borcu olan insan ise hareket kabiliyetini kaybeder. İki bin lira maaşı olan birinin aylık ödemesi beş bin lira ise ne kurban bayramında memlekete gidebilir, nede çocuklarına bayramlık alabilir. Mesele borç almak değildir. Mesele borcu yönetebilme meselesidir. Ayağı yorgana göre uzatma meselesidir. Ülkeler ise dış müdahalelerle bilinçli bir şekilde tıpkı bireyler gibi borç batağına sokulur. Sonra da yandı gülüm keten helva. Tarihte bugün Türkiye'nin Avrupa Ortak Pazar'ından 300 milyon dolarlık borcu almasının asıl hikayesi budur. Daha doğru bir ifade ile Avrupalı devletlerin Türkiye'ye borç vermesinin asıl hikayesi budur.

Ülkeler ile bireylerin borç ilişkisi arasında ise çok önemli bir fark vardır. Hiç bir akrabamız, komşumuz yada arkadaşımız bize durduk yere borç vermezler. Sadece bankalar bas bas bağırır. Gel vatandaş zart kredi, gel vatandaş zurt kredisi diye. Nedeni açıktır. Al 10 lirayı ver 20 lirayı. Ülkelerde arasındaki ilişkide tam olarak böyledir. Önce sizi yoksullaştırmak için her türlü rezillik yapılır. Sonrada sen bizim için stratejik öneme sahip büyük bir ülkesin al sana ben den 300 milyon kredi. Yavaş yavaş ödersin ama asla bitirtmezler bu borcu.

24 Eylül 2014 Çarşamba

24 Eylül Tarihte Bugün

Osmanlı Devletinin sınır genişiliği en yüksek dönemlerinden birine ulaştıran Sultan 2. Selim'in tahta çıktığı tarih bugündür.
Gerek dönem dizilerinin etkisi gerekse tarih bilincimizin ufak ufak gelişmesiyle azıcık da Sultan 2. Selim'i tanımış durumdayız. Özür dilerim doğrusu sadece ismini öğrenmiş bulunuyoruz olmalıydı. Çünkü ne resmi tarih, nede diziler bizlere gerçek tarihimizi öğretemez. Onlar ancak bir ideoloji penceresinden tarihi okurlar ve anlatırlar. Ben bugün sizlere akılda kalıcılığı bakımında kolay öğrenilecek sadece bir kaç özelliğinden bahsedeceğim.
sarı selim


Tarihte bugün 2. Selim'in tahta geçmesi ile

  1. Osmanlı Devleti sınırları 2. Selim zamanında On beş milyon yüz altmış iki (15.162.000 m2) bin metre kare. Oğlu 3. Murad döneminde ise İmparatorluk toprakları en geniş zamanına ulaşarak 19.902.000 metre kare olmuştur. Rakamları sevmeyenler için mini bir video var. Otuz saniyelik izlersek ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.
  2. At sırtında savaşmayan ilk Padişah dır. Peki nasıl oluyor da sınırlarımız bu kadar genişliyor. Bu da 2. Selim'in Devlet Adamlığının ve imanın bir ispatı. Askeri ehli olan bir büyük kişiliğe Sokullu Mehmed Paşa komutasına veriyor.
  3. Dönemin en büyük şairlerinden biridir. Bu bir iltifat değil hakikattir. 

Tarihte bugün, Osmanlı Devletinin sınırları İmparatorluğun en yüksek zirvesine bir adım daha yaklaşan 2. Selim'i en belirgin yönlerini konu aldı. Bir sonraki gün yazabilmek ümidiyle...

23 Eylül 2014 Salı

23 Eylül Tarihte Bugün

Tomris Özden, 23 Eylül 1995'de CHP Parti meclisi üyeliğinden istifaya zorlanarak, görevi bırakması sağlandı. Bugün bir çoğumuzun adı bile hatırlamadığı Tomris Özden'i ve istifasının perde arkasını sizin için tarihte bugün sayfalarına taşıyorum.

Tomris Özden'i önemli kılan kendi siyasi tercihinin yanı sıra Eşi Albay Rıdvan Özden ve onun faili meçhul bir cinayete kurban gitmesidir. Albay Rıdvan Özden, eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in ekip arkadaşı ve sırdaşlarından biriydi, tıpkı Bahtiyar Aydın gibi. Önce 1993 Şubatında Eşref Bitlis'i taşıyan uçak düştü, aynı yıl sadece sekiz ay sonra Bahtiyar Aydın Lice Bölük Komutanlığı önünde vuruldu, 95 de ise Albay Rıdvan Özden cinayeti geldi. Bu üç vatan evladını hayattan koparan gerçek sebepler neydi.

ridvan özden mezari


Jandarma Genel Komutanı rahmetli Eşref Bitlis'in ekibinde yer alan bir çok isim gibi, ülkemizin terörle mücadelesinde yasa dışı faaliyetlere karşı çıkması, devlet tarafından O dönem de asla kabul edilmeyen JİTEM'i fark etmesi, üstelik el altından Jitem'e katılması yönünde gelen teklifleri geri çevirmesi de Albay Rıdvan Özden'in şehit edilmesinde önemli etkenlerden biri idi. Sanılanın aksine Şehit Albay Rıdvan Özden PKK tarafından değil, tıpkı silah arkadaşları Eşref Bitlis ve Bahtiyar Aydın gibi Türkiye Cumhuriyeti derin devleti tarafından infaz edilmiştir. Bedeni üzerinde otopsi yapılmamış olması ve ilk doktor raporundaki çelişkiler üzerine, Eşi Tomris Özden çatışmada öldürülen PKK lı bir teröristin kız kardeşi ile el ele yürüyüş düzenlemiş ve eşinin katilinin PKK olmadığını, Devlet ve PKK arasındaki yapılanmadan bahsetmişti. İşte bu açıklamaların arından tarihte bugün 1995 de Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi üyeliğinden, gelen baskılar üzerine istifa etmiştir.

Türk halkı aradan geçen uzun yıllar sonunda önce Jitem in varlığıyla tanıştı. Sonra kirli ilişkileri ile. Tomris Özden'in iddia olarak ortaya attıkları ise zaman içinde birbir ortaya çıktı...

22 Eylül 2014 Pazartesi

22 Eylül Tarihte Bugün

Bundan 495 yıl önce tarihte bugün Dünyanın şahit olduğu en büyük Devlet adamlarından biri hayata gözlerini yumdu. 8 yıllık saltanatı süresince Türk ve İslam alemine adını altın harflerle kazıyan Yavuz Sultan Selim ebediyete göçerken 2 buçuk milyon metre kare olan Osmanlı sınırlarını tam 6 kat büyüterek Osmanlıyı Cihan Devleti kategorisine yükseltti.
gercek yavuz sultan selin

Tarih sahnesi onu Doğuya düzenlediği seferle ve elde ettiği zaferlerle anarken, Türk Dünyası için en büyük eseri hiç şüphe yok ki, Halifeliği Abbasiler den Osmanlılara geçirmiş olması. Halifeliğin Osmanlılara geçmesiyle Kutsal emanetlerde İstanbul'a getirilmiştir. Dedesi Fatih Sultan Mehmet'in Hadisi Şerife nail olmasının ardından, Yavuz Sultan Selim'de Peygamber Efendimiz'in yaptığı bir görevi yapma onuruna ulaşmıştır. Tarihte Bugün İlk Türk Halifesi Yavuz Sultan Selim hayatı gözlerini yummuştur.

21 Eylül 2014 Pazar

21 Eylül Tarihte Bugün

Merhaba değerli tarihte bugün okuyucuları. Tarihte bugün ne oldu? Tarihte bugün Türkiye'de, tarihinden ders alamayan milletlerin başına gelen, daha doğrusu getirilen, belaların en haysiyetsiz, en aşağılığı olan darbenin ve buna zemin hazırlamanın bir saç ayağı olarak karşımıza çıkan, milli paranın devalüasyon yoluyla erimesini ayrıca arasındaki ilişkiyi gözler önüne sereceğim.

Tarihte bugün Türkiye'de 1977 senesi yaşanırken sadece 1 yıl içinde Türk Lirası 3.kez devalüasyona maruz kaldı. Hükumetleri, Başbakanları,  Cumhur-başkanlarını isim isim vermeden yazacağım. Olayı siyasetin penceresinden alıp, evrensel boyutta aktaracağım. Keza sağdan, soldan, ortadan tüm siyasi iktidarlar bu oyuna getirilmiştir.

Bir ülkede Darbe olabilmesi için 3 saç ayağının yerli yerine oturtulması gerekir. Bunlardan birincisi ve en önemlisi halkın gelir seviyesinin düşürülmesi ile sosyal hayatın çökertilmesi, 2.si toplumun kutuplaşması ve son olarak da siyasetin yıpratılması. Bunlardan sadece birinin eksik olması ülkeyi sarsar ama asla darbe yapmaya yetmez. 21 Eylül 1977 de yapılan devalüasyonda sosyal hayatın çökertilmesi amacı güdülmüştür. İşte devalüasyon, darbe ve dış müdahale arasındaki kirli ilişki.


  1. Türkiye ilk defa devalüasyon ile 1946 yılında tanışmıştır. Bunun sonucunda 1947 yılında IMF ye üye olduk.
  2. İkinci devalüasyon ise 1958 yılında yaşandı. Sonuç 27 Mayıs 1960 darbesi.
  3. Üçüncü devalüasyon; 10 Ağustos 1970 de yapıldı, bilin bakalım bu sefer ne oldu. 1971 in 12 Martında Hükumete muhtıra verildi.
  4. Tarih 1 Mart 1978, tahinden koparılan millet ve onun temsilcileri aynı oyuna yine gelir. Darbe için yeterince yoksulaşmış olmamalıyız ki, kimsenin sesi soluğu çıkmaz.
  5. Bir buçuk yıl sonra yine aynı hükumet tarafından paramız değer kaybına uğratılır. Hemen ardından 1980 meşhur 12 Eylül darbesi gelir. 
  6. 5 Nisan 1994 de açıklanan paketle Türkiye bir kez daha aynı oyunun kurbanı olur. 28 Şubat 1997 de Mili Güvenlik Kurulu karaları sonrası Hükumet istifa eder.

Altı büyük devalüasyon ve altı farklı darbe. Önce halk yoksullaştırılıyor. Sonra kutuplaşma ve itibarsızlaştırma. Yazımın başında da dediğim gibi hangi partinin, hangi hükumetin yada hangi başbakanın iktidarda olup olmadığı önemli değildir. Önemli olan Siyasi iktidarlarının önüne bir seçim olarak sunulan paranın değer kaybı yani devalü edilmesidir. Son olarak 2007 yılında tarihe e muhtıra olarak geçen hadise. Muhtıra verilmiştir. Fakat siyasi istikrar bozulmamıştır. İşte 2007 muhtırası ile siyasi istikrarın bozulmamasının tek sebebi yine bu ilişkidir. Halkın refah seviyesini bozmadan gerçekleştirilmiştir. Çünkü dış odakların ekonomiyi bozacak unsurlardan ümitleri kesilmiştir. Sonuçta devalüasyonsuz bir muhtıra, amacına ulaşamamıştır.

Dış odakların darbenin içinde yer alma sebebini sona sakladım. İlk devalüasyondan sonra IMF ye üye olunur. Ve her darbe sonrasında IMF den kredi alınarak, ekonomiyi düzeltme düzlüğe çıkartma adı altında vatandaşa palavralar sıkılır. İşin özü uluslar arası para babalarının, paralarını yüksek faizden yatırabilecekleri ülkeleri yaratmaktır.


Yeni bir tarihte bugün de yaşanan ve hayatımızı etkileyen yazımızda görüşmek dileğiyle, keyifli pazarlar.


20 Eylül 2014 Cumartesi

20 Eylül Tarihte Bugün

Bir ülkenin ekonomik, kültürel ve sosyal anlamda gelişme düzeyini ölçmek için onlarca veri sıralanır. Televizyonlarda kafamızı karıştıran bir yığın analist çıkar, konuştukça konuşur. Rakamlarla ve grafiklerle arası iyi olamayan bizim gibiler için pek de anlam ifade etmeyecek cümlelerdir bunlar. Tarihte bugün, bu sayfaya konu olan durum ise tamda bu konuyu özetler nitelikte. Tarihte bugün kazanılan bir hak ile toplumların kültürel, ekonomik ve sosyal durumu günümüz zamanını derinden etkilemiştir.

Tarihte bugün 1893 yılında Yeni Zelanda'da kadınlara seçme hakkı tanınmıştır. Yani bundan sadece 121 yıl önce. Ne var canım bunda zaten seçim yapma geleneği 200 yıllık bir geçmişe dayanır diyenler mutlaka olacaktır. Halbuki gerçek böyle değildir. Romalılar M.Ö 500 lü yıllarda ilk seçim sistemini kurmuşlardı. Kocaman bir hendeğin içine iki farklı renkte taş atarak seçimlerini yaptıkları bugün itibarıyla kanıtlanan bir durumdur. Koyu renkte olan taşlar Hayır, açık renkte olan olanlar ise EVET olarak kabul edilirmiş. Ta bundan 2500 yüzyıl önce. Ve bu seçim yöntemi Roma toplumuna olağan üstü zenginlik, başarı ve kültürel anlayış olarak yansımıştır. Romanın büyük bir medeniyet olmasının altında yatan en büyük sırda belkide budur.
turkey-newzeland
Gelelim günümüze, Atatürk Devrimlerinden en çok alkışı hak eden uygulama ise hiç kuşku yok ki, 1930 lar da bizzat Atatürk tarafından verilen talimatlarla kadınlar önce muhtarlıklarda sonrasında belediyelerde seçilme hakkını elde ettiler. 5 Aralık 1934 ise kadınlara tam anlamıyla seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Yazımın girişinde bahsettiğim toplumların her anlamda gelişmişlik düzeyinin yükselmesi ile kadınların seçme ve seçilme hakkına kavuşmasının nasıl bir ilişkisi olabilir?

Kadın sanatçı da olsa, temizlikçi de olsa, milletvekili de olsa önce annedir. Feministler hemen celallenmesin. Bu yaradılışla alakalı ve genler ile sabit bir durumdur. Ve annelik iç güdüsü, dünyada hiç bir menfaatin önünde değildir. Kadın ve erkek dengelerinin oturduğu ülkeler bugün sadece kendi ülkelerini değil, dünyanın geri kalanını da yönetme derdin dedirler.

Fazla abarttığımı düşünmeyin, önce İslamın yaşandığı iddia edilen ülkelere, sonra kendi ülkemize ve daha sonra burun kıvırdığımız Avrupa toplumlarına ve her anlamda gelişmişlik düzeylerini iyiden kötüye doğru sıralayın. Gördünüz mü yine aynı sonuç çıktı...
Bizi Takip Edin

About Us

Advertisment

Like Us

© Tarihte Bugün All rights reserved | Theme Designed by Blogger Templates